Skip to main content

12 March 2021 - News

Surİye İnsanİ Krİzİnİn 10. yılı – Evlerİnİ terk edİp dünyanın dört bİr yanına kaçmak zorunda kalan Surİyelİ Çocukların dİyeceklerİ var

12 Mart 2021 – Krizin 10 yılı geride kalırken Save the Children tarafından yapılan bir araştırmaya göre Suriyeli çocuklar kendi ülkelerinde bir gelecek hayal edemiyor; Suriye içinde her üç çocuktan biri farklı bir ülkede yaşamayı ümit ederken yalnızca çok az sayıda Suriyeli çocuk ülkesine geri dönmek istiyor.

Bu hafta, Suriye genelinde yapılan protesto gösterilerinin kanlı bir iç savaşa döndüğü, milyonlarca çocuğun aileleriyle birlikte yerlerinde olduğu, Suriye ekonomisinin ve altyapısının yok olmasına sebep olan Suriye İnsani Krizinin onuncu yılı. Save the Children tarafından yayınlanan araştırma çalışması çocukların hayatlarının her manada yıkıma uğradığını, çocukların köklerini ve ev aidiyetini kaybettiğini gösteriyor.

Suriye içinde ve dışında yaşayan 1900 çocuk ve ebeveyn görüşülen “Suriye Dışında Herhangi Bir Yer” adlı rapor Save the Children tarafından yapılmış türünün en büyük araştırma çalışması olma özelliğini taşıyor. Rapora göre:

  • Türkiye’de yaşayan Suriyeli çocukların yalnızda %3’ü, Hollanda ve Ürdün’de yaşayanların %9’u, Lübnan’da ise %29’u Suriye’ye dönmek istiyor.
  • Farklı ülkelerde yaşayan ve görüşme yapılan çocukların tümü için geleceğe dair en büyük beklenti Suriye’deki şiddetin biran önce sona ermesi (%26) ve eğitime erişim (%18).
  • Araştırmaya katılan çocukların %44’ü yaşadıkları mahallelerde ve okullarında ayrımcılığa maruz kaldıklarını ifade ediyor. Suriye içerisindeyse ayrımcılığa maruz kaldığını söyleyen çocukların oranı %58, özellikle Suriye içinde evlerini terk etmek zorunda kalan iç göç mağduru çocuklar kendi toplumlarına en az bağlılık gösteren grubu oluşturuyor.
  • Lübnan, Ürdün, Türkiye ve Hollanda’da araştırmaya katılan çocukların %42’si okula devam etmiyor.

Türkiye’den araştırmaya katılan Suriyeli çocuklar Türkçe öğrenmek ve farklı şehir ortamlarında yaşamak suretiyle Türk kültürüne entegre olmak istediklerini ifade ediyor. Çocuklar Türk toplumuna uyum sağlamak, dili öğrenmek ve kültürü anlamak istediklerinin altını çiziyor. Göçmen çocuklara göre aidiyet hissini artıracak en önemli unsurlar ücretsiz Türkçe dil derslerine erişim sağlanması, Türk ve Suriyeli çocukların iki topluluk arasında diyalog kurmasına imkân verecek aktiviteler düzenlenmesi ve buluşma mekânları açılması.

Araştırmada çocuklar kendileri için karar verme ve hayallerini gerçeğe dönüştürmek noktasındaki endişelerinin bilhassa eğitim hayatlarına dair sıkıntılarına kulak verilmesinin ne denli önemli olduğunu ifade ediyor.

  • Araştırma yapılan ülkelerde çocukların bütünü hayal ettikleri geleceğe ulaşabilmenin eğitime erişmekten geçtiğini ve eğitim almanın çocukların hayat mutluluklarını artırmada büyük bir katkı sağladığını düşünüyor.
  • Tüm bu fırsatlardan ellerinde olmayan sebepler dolayısıyla faydalanamamak çocukların iyilik halini çok olumsuz etkiliyor.
  • Çocuklar evleri dışında ve toplumun daha geniş kesiminde karar verme süreçlerine katılmanın önemini vurguluyor ancak araştırmaya katılan çocuklardan sadece %53’ü evde alınan kararlarda fikirlerinin sorulduğunu belirtiyor.

Raporun tamamına erişim için https://bit.ly/syria10tr

 

Save the Children Türkiye Hakkında

Save the Children bütün mağdur çocuklara sahip çıkmak için harekete geçmiş çocuk odaklı hizmet veren uluslararası insani yardım kuruluşudur. 120'yi aşkın ülkede 25 bin çalışanıyla çocuklar için çalışmalar yapan Save the Children, “en son çocuk kalıncaya dek” mottosuyla çocukların hayata sağlıklı bir başlangıç, öğrenme fırsatı ve zarardan korunma sağlamak için her gün mücadele gösteriyor.

Türkiye'deki programları, öğrenmeye ve eğitime erişimi artırmayı, çocuk yoksulluğunu (geçim kaynakları ve gelir yaratma yoluyla) ele almayı, çocuk koruma mekanizmalarını güçlendirmeyi, psikososyal refahı iyileştirmeyi ve sosyal uyum ve farkındalık yaratmayı amaçlamaktadır. Hatay, Ordu ve İstanbul'un çeşitli semtlerinde acil ihtiyaçları belirlemek ve programları uygulamak için bakanlıklar, belediyeler, yerel sivil toplum ve topluluklarla ortaklık içinde çalışmaktadır.